Ne alaka dedirtenlerde bugün: Yapay zeka ve gastronomi

Aug 16, 03:20

Ne alaka dedirtenlerde bugün: Yapay zeka ve gastronomi

Ne alaka dedirtenlerde bugün: Yapay zeka ve gastronomi

Yapay zekanın en hareketli haftalarından biri henüz yaşanmışken, onun artık sadece bilim kurgu filmlerinin konusu olmadığını, hayatımızın pek çok alanında yer aldığını bilmeyen kalmamıştır.

ChatGPT’nin günden güne yükselen sürümleri, insanı bir anda sanatçı yapabilen uygulamalar, tasarıma ihtiyaç duyduğunuzda anında çıktı veren yapay zekalar…

Teknolojinin bu hızlı döneminde gastronomi sektörünün de bundan nasibini almaması şaşırtıcı olurdu.

Robotların mutfakta pirzola çevirmesi kulağa pek gerçekçi gelmese de, aslında teknoloji çoktan tabaklarımızın içine, restoranların mutfaklarına ve tedarik zincirlerine sızmış durumda.

Kişiye özel menülerden, gıda israfını önlemeye, lezzet tahminlerinden stok yönetimine kadar pek çok alanda yapay zekanın dokunuşlarını görmek mümkün.

Nedir bu yapay zeka?

Yapay zeka, makinelerin insan benzeri düşünme, öğrenme ve problem çözme yeteneklerine sahip olması demek. Yani kısaca, makinelerin “akıllanması.”

Ama tabii iş bununla sınırlı değil. Yapay zeka, çevresindeki verileri analiz ediyor, kendini geliştiriyor ve karmaşık görevleri biz insanlardan bağımsız yapabiliyor.

Düşünün, bir akıllı telefonun sesinizi tanıyıp size yanıt vermesi ya da internet üzerinde sizin ilgilenebileceğiniz ürünleri önermesi, işte o “akıllı” sistemlerin basit örnekleri.

Ve gastronomide… İşte bu “akıllı makineler”, mutfakta sadece bir yardımcı olmaktan öteye geçip, lezzet dünyasını bambaşka bir boyuta taşıyor.

Mutfakta yapay zeka

Yapay zeka ve gastronomi yan yana geldiğinde akla genellikle karmaşık makineler geliyor. Oysa işin aslı biraz farklı.

Mesela, Nesnelerin İnterneti (IoT) sayesinde kahve makinesinin servis saatinde tam istediğiniz gibi hazır olması ya da fırınların ve tavalardaki sensörlerin bluetooth ile uzaktan kontrol edilmesi… Bunlar artık sıradan mutfak hikayeleri.

Tarımda ise, çiftçiler tarlalarını gerçek zamanlı izliyor, toprağın ve mahsulün sağlığını takip ediyor. Böylece en kaliteli ürünler mutfaklara daha sağlıklı ve zamanında ulaşıyor.

Robot şefler ve garsonlar mı? Evet, onlar da var ama daha çok gösteri ve müşteri deneyimi için. California’da hamburger pişiren robot “Flippy” ve Pizza Hut’ın sipariş alan robotu “Pepper” gibi örnekler, teknolojinin eğlenceli yüzünü gösteriyor.

Robot şefler eğlenceli bir konsept olsa da, asıl devrim yapay zekanın stok yönetimi, sipariş takibi ve israfı önlemedeki rolünde. Hem mutfaklar hem doğa için büyük bir kazanım.

Robot şefler biraz zaman alır, ama teknoloji mutfağı şimdiden dönüştürüyor.

Gerçekten tedirgin olmaya gerek var mı?

“Yapay zeka mı? Mutfakta robotlar mı olacak? Şeflerin işi ellerinden mi alınacak?” diye soranlara hiç yabancı değiliz. İnsan emeğinin yerini makinelerin alabileceği fikri hem heyecanlandırıyor hem de biraz ürkütüyor.

Doğal olarak, herkes biraz temkinli yaklaşıyor.

Ama yapay zeka, insanın yaratıcılığını, tutkusunu ve deneyimini ele geçirmek için değil, tam tersine desteklemek için var. Çünkü mutfakta insan dokunuşunun yeri asla dolmaz.

Bir yemeğin lezzetini, estetiğini ve ruhunu ancak usta bir şef verebilir. Yapay zekanın rolü ise, bu süreci daha verimli, hızlı ve sürdürülebilir hale getirmek.

Düşünün; her gün aynı kalitede yemek çıkarabilmek için şefin, ürün tedariğiyle ilgilenmesi gerekiyor. Malzeme siparişi, tedarikçilerle görüşmeler, stok yönetimi gibi işler oldukça zaman alıcı ve detaylı görevler.

İşte yapay zeka burada devreye giriyor: Tekrarlayan işleri üstlenerek, şefin ve mutfak ekibinin odağını “yemeğe” kaydırmasına imkan tanıyor.

Eksik ya da yanlış siparişler, gereksiz stok fazlası ve israf gibi dertler azalıyor. Sürdürülebilirlik de işin artısı; doğru tedarik ve stok yönetimiyle hem cebimiz hem de gezegenimiz biraz daha rahat nefes alıyor.

Yani yapay zeka, mutfaktaki ekiplerin “yardımcısı” konumunda. İnsanın yerini almak değil, onun en büyük destekçisi olmak için tasarlanıyor.

“Tedarik süresinden yüzde 50, maliyetlerde ise ortalama yüzde 10 tasarruf sağlıyoruz.”

Eskiden tedarik süreçleri; telefonlar, not defterleri ve uzun görüşmelerle yürütülürdü. Mutfakta otantiklik denince, işi tutkuyla yapanların karmaşık ama vazgeçilmez rutinleri akla gelir.

Bir şefin her gün aynı kalitede yemeği çıkarabilmesi için gereken ürünleri temin etmek, üreticilerle görüşmek ve siparişleri takip etmek uzun ve karmaşık bir süreçti.

Günümüzde ise hız ve verimlilik mutfağın vazgeçilmezi haline geldi.

Ingredy, bu süreci teknolojiyle basitleştirerek mutfak ekiplerinin enerjisini lezzet ve yaratıcılığa odaklamasına yardım ediyor. Tedarik süresini yüzde 50’ye kadar kısaltırken, maliyetlerde ortalama yüzde 10 tasarruf sağlanıyor.

Sipariş oluşturma ve stok yönetimi çok daha hızlı ve pratik; ürünler kategori bazında kolayca bulunuyor, favoriler rahatça oluşturulabiliyor.

İşletmeler için farklı roller tanımlanarak tüm siparişler tek bir merkezden kontrol edilebiliyor. Eller doluyken ses veya görüntüyle sipariş listesi hazırlamak da mümkün.

Sonuç? Yapay zeka ve gastronomi ilişkisinin arkasında bir “ne alaka” sorusundan çok daha fazlası yatıyor. Sadece zamandan tasarruf edilmekle kalmıyor, israf da azalıyor.

Otantiklik, çağın gereklilikleriyle buluştuğunda anlam kazanıyor.